Kurtuluş savaşı zamanında Başbuğun madalya ve nişanlarını almak ister İstanbul hükümeti.
Sivas kongresi için Tokattan Sivasa gidiliyordu.
Otomobiller uzun ve bomboş yollarda hızlandıktan sonra bir ara Başbuğ düşünceli sessizliğinden ayrılarak,şaşkın ve gülümseyerek :İstanbul'dakiler rütbelerimi,nişanlarımı geri alacaklarmış ! Hakları yok ya.Çünkü ben onların her birini bir harp meydanında,bir hizmet mukabili kazanmıştım.Salonlarda,saraylarda değil !
Kordonumu alsınlar,o sarayındı.Fakat her ne ise... Zaten ben o kişilerden önce davranıp istifamı verdim.Varsın alsınlar!.."Ancak bunu vermem ! Diyerek göğsünde ki bu altın imtiyaz madalyasını okşar gibi gösterdi.Bunu beden kimse alamaz ! Bunu,Anafartalar'da harp meydanında,ateşin karşısında benim göğsüme taktılar." dedi ve sustu.
Gene bugünlerde sarı saçları o dağlardan esen rüzgarlarda savrularak dedi : Yahu memleketi ben mi batırdım ? Yabancıyı Anadolu'ya ben mi soktum ? Ben mi nizamı bozdum? Ben kalanı korumak,dağları kurtarmak ve nizamı kurmak için çalışıyorum.
Bana müteşekkir olmaları lazım gelir iken üstüne düşmanlarımızın menfaatine uyarak nankörlük diyorlar.
Yanlış yoldadırlar...
Kaynaklar :
Ruşen Eşref Ünaydın


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder